Gotik mimari, Orta Yüzyıl’da Avrupa’da gelişen bir mimari tarzıdır. Sivri kemerleri, nervürlü tonozları ve uçan payandalarıyla karakterizedir. Gotik mimari ilk başlarda 12. yüzyılda Fransa’da geliştirildi ve hızla Avrupa’nın öteki bölgelerine yayıldı. 15. yüzyıla gelindiğinde, Gotik mimari Avrupa’da baskın mimari seçimi haline gelmişti.
Rönesans sanatı, 14., 15. ve 16. yüzyıllarda Avrupa’da gelişen bir sanat tarzıdır. Gerçekçiliği, bakış açısı kullanması ve insan duygusuna verdiği önemle karakterize edilir. Rönesans sanatı ilk başlarda 14. yüzyılda İtalya’da gelişti ve hızla Avrupa’nın öteki bölgelerine yayıldı. 16. yüzyıla gelindiğinde Rönesans sanatı Avrupa’da baskın sanat seçimi haline gelmişti.
Gotik mimari ve Rönesans sanatı, Avrupa tarihli en mühim ve etken mimari ve sanat stillerinden ikisidir. Çoğu zaman zıt olarak görülürler, Gotik mimari karanlık ve kasvetli, Rönesans sanatı ise parlak ve optimist olarak görülür. Sadece, iki yoldam içinde birçok benzerlik de vardır. Hem Gotik mimari aynı zamanda Rönesans sanatı, çizgilerin kullanması, fer ve gölgeye vurgu yapmaları ve insan duygusuna odaklanmalarıyla karakterize edilir.
Gotik mimarinin zarif çizgileri Rönesans sanatının anlatım kuvvetiyle muhteşem bir ahenk içindedir. Gotik mimarinin sivri kemerleri, nervürlü tonozları ve uçan payandaları insan duygusunun tasvirine muhteşem biçimde uyan bir hareket ve enerji duygusu yaratır. Gotik mimaride fer ve gölgenin kullanması hem de bir drama ve coşku duygusu yaratmaya destek sunar.
Gotik mimari ve Rönesans sanatı, Avrupa tarihli en mühim ve etken mimari ve sanat stillerinden ikisidir. İkisi de güzel ve etkileyicidir ve Batı kültürünün gelişimi üstünde derin bir etkiye haiz olmuşlardır.
Gotik Mimari | Rönesans Sanatı |
---|---|
|
|
Zarif Çizgiler | Sanat içerikli İfade |
|
|
İtalyan Rönesansı | Özellikler |
|
|
II. Rönesans Mimarisinin Özellikleri
Rönesans mimarisi, sütunlar, kemerler ve kubbeler benzer biçimde klasik unsurların kullanımıyla karakterize edilir. Ek olarak bakışımlı tasarımı ve nispet ve dengeye verdiği önemle de karakterize edilir. Rönesans mimarları, binalarında derinlik ve bakış açısı duygusu yaratmak için çoğunlukla fer ve gölgeyi kullanmışlardır.
Rönesans mimarisinin en karakteristik özelliklerinden bazıları şunlardır:
- Dor, İyon ve Korint düzenleri benzer biçimde klasik düzenlerin kullanması
- Bakışımlı tasarımın kullanması
- Nispet ve balans kullanması
- Derinlik ve bakış açısı duygusu yaratmak için fer ve gölgenin kullanması
- Kubbe, kemer ve sütunların kullanması
Rönesans mimarisi, yüzyıllardır Avrupa’daki mimariye hakim olan Gotik tarzdan büyük bir sapmaydı. Gotik mimari, sivri kemerler, uçan payandalar ve nervürlü tonozların kullanımıyla karakterize edildi. Rönesans mimarları, daha zarif ve rafine olduklarına inandıkları klasik öğeler lehine bu özellikleri reddettiler.
Rönesans mimarisi, Barok ve Neoklasik mimari benzer biçimde daha sonraki mimari stilleri üstünde büyük bir etkiye sahipti. Günümüzde hala dünyanın dört bir tarafındaki binaların tasarımında kullanılmaktadır.
III. Rönesans’ın Mühim Mimarları
Rönesans, büyük sanatla alakalı ve mimari yeniliklerin yaşandığı bir dönemdi ve bu zamanda birçok kabiliyetli mimar ortaya çıktı. Rönesans’ın en meşhur baş yapıcılarından bazıları şunlardır:
- Filippo Brunelleschi (1377-1446)
- Leon Battista Alberti (1404-1472)
- Donato Bramante (1444-1514)
- Michelangelo Buonarroti (1475-1564)
- Raphael Sanzio (1483-1520)
Bu mimarlar, Floransa’daki Duomo, Roma’daki Pantheon ve Vatikan Şehri’ndeki Sistine Şapeli de dahil olmak suretiyle Rönesans’ın en ikonik yapılarından kimilerinden sorumluydu. Emekleri, mimarlık ve sanatın gelişimi üstünde derin bir tesir yarattı ve mirasları bugün bile mimarlara ve sanatçılara esin vermeye devam ediyor.
IV. Değişik Ülkelerde Rönesans Mimarisi
Rönesans mimarisi 15. ve 16. yüzyıllarda Avrupa’ya yayıldı ve her ülke kendine has bir yoldam geliştirdi. Rönesans mimarisinin en dikkat cazibeli örneklerinden bazıları şunlardır:
İtalya: İtalyan Rönesansı, Rönesans’ın doğum yeri olarak kabul edilir ve İtalyan mimarlar Rönesans mimarisinin birçok temel hususi durumunun geliştirilmesinden sorumluydu. İtalyan Rönesans mimarisinin en meşhur örneklerinden bazıları Floransa’daki Duomo, Floransa’daki Palazzo Vecchio ve Roma’daki Trevi Çeşmesi’dir.
Fransa: Fransız Rönesans mimarisi hem İtalyan aynı zamanda Klasik stillerden etkilenmiştir. Fransız Rönesans mimarisinin en meşhur örneklerinden bazıları içinde Chambord Şatosu, Fontainebleau Şatosu ve Paris’teki Ville Sarayı yer alır.
Almanya: Alman Rönesans mimarisi hem İtalyan aynı zamanda Şimal Avrupa stillerinden etkilenmiştir. Alman Rönesans mimarisinin en meşhur örneklerinden bazıları Dresden’deki Frauenkirche, Heidelberg Şatosu ve Münih’teki Residenz’dir.
İngiltere: İngiliz Rönesans mimarisi hem İtalyan aynı zamanda Şimal Avrupa stillerinden etkilenmiştir. İngiliz Rönesans mimarisinin en meşhur örnekleri içinde Hampton Court Sarayı, Westminster Sarayı ve Londra Kulesi yer alır.
İspanya: İspanyol Rönesans mimarisi hem İtalyan aynı zamanda Mağribi stillerinden etkilenmiştir. İspanyol Rönesans mimarisinin en meşhur örneklerinden bazıları Granada’daki Alhambra, Madrid’deki Escorial Sarayı ve Barselona’daki Sagrada Familia’dır.
V. Kiliselerde Rönesans Mimarisi
Rönesans mimarisi Avrupa’daki kiliselerde kullanıldı ve her ülkenin kendine has bir seçimi vardı. İtalya’da Rönesans kiliseleri çoğu zaman yuvarlak yahut sekizgen benzer biçimde inşa edildi ve büyük kubbeler ve karmaşa süslemeler içeriyordu. Fransa’da Rönesans kiliseleri daha dikdörtgen şeklindeydi ve uzun kuleler ve sivri uçlara sahipti. Almanya’da Rönesans kiliseleri çoğu zaman sivri kemerler ve uçan payandalarla Gotik tarzda inşa edildi. Ve İngiltere’de Rönesans kiliseleri çoğu zaman dikey çizgiler ve büyük pencerelerle Dik tarzda inşa edildi.
Rönesans kiliseleri çoğu zaman ibadethane olarak kullanılsa da öğrenim ve toplumsal toplantılar benzer biçimde başka amaçlar için de kullanılırdı. Ek olarak Rönesans kiliseleri çoğu zaman idare edici sınıfın gücü ve zenginliğine anıt olarak inşa edilirdi.
Rönesans sürecinin en meşhur kiliseleri içinde İtalya, Floransa’daki Santa Maria del Fiore Bazilikası; Fransa, Paris’teki Saint-Étienne-du-Mont Kilisesi; Almanya, Dresden’deki Frauenkirche ve İngiltere, Londra’daki St. Mary-le-Bow Kilisesi yer alır.
6. Sorular ve Cevapları
* Gotik mimari nelerdir?
* Rönesans mimarisinin özellikleri nedir?
* Rönesans’ın başlıca mimarları kimlerdir?
* Rönesans mimarisinin değişik türleri nedir?
* Rönesans mimarisini nerede görebilirim?
* Gotik mimari ile Rönesans mimarisi arasındaki farklar nedir?
* Gotik mimari Rönesans sanatını iyi mi etkiledi?
* Rönesans sanatında Gotik mimarinin birtakım örnekleri nedir?
VII. Belediye Binalarında Rönesans Mimarisi
Rönesans belediye binaları muhtelif stillerde inşa edildi, sadece tüm bunlar birtakım ortak özelliklere sahipti. Çoğu zaman bakışımlı cephelere haiz büyük, etkisinde bırakan binalardı. Ana giriş çoğu zaman cephenin ortasında yer alırdı ve çoğu zaman üstünde büyük bir saat kulesi olurdu. Belediye binasının içi çoğu zaman freskler ve öteki resimlerle dekore edilirdi.
En meşhur Rönesans belediye binalarından bazıları Floransa’daki Palazzo Vecchio, Venedik’teki Doge Sarayı ve Siena’daki Belediye Binası’dır. Bu binaların tüm bunlar Rönesans mimarisinin şaheserleridir ve inşa edildikleri şehirlerin enerjisini ve prestijini temsil ederler.
Palazzo Vecchio, Floransa hükümetinin merkezidir. 14. yüzyılda inşa edilmiştir ve şehrin en ikonik yapılarından biridir. Palazzo Vecchio’nun cephesi, Floransa tarihinin sahnelerini tasvir eden bir takım kabartma ile dekore edilmiştir. Palazzo Vecchio’nun iç bölümü da freskler ve öteki resimlerle dekore edilmiştir.
Doge Sarayı, Venedik hükümetinin merkezidir. 14. yüzyılda inşa edilmiştir ve şehrin en tanınan yapılarından biridir. Doge Sarayı’nın cephesi bir takım sütun ve kemerle dekore edilmiştir. Doge Sarayı’nın içi de freskler ve öteki resimlerle dekore edilmiştir.
Siena Belediye Binası, Siena hükümetinin merkezidir. 14. yüzyılda inşa edilmiştir ve şehrin en güzel binalarından biridir. Siena Belediye Binası’nın cephesi, Siena tarihinin sahnelerini tasvir eden bir takım kabartma ile dekore edilmiştir. Siena Belediye Binası’nın iç bölümü da freskler ve öteki resimlerle dekore edilmiştir.
Üniversitelerde Rönesans Mimarisi
Rönesans mimarisi, İtalya’daki Bologna Üniversitesi, Fransa’daki Paris Üniversitesi ve İngiltere’deki Oxford Üniversitesi dahil olmak suretiyle Avrupa’daki birçok üniversitenin inşasında kullanıldı. Bu üniversiteler muhtelif stillerde inşa edildi, sadece tüm bunlar bakışım, nispet ve klasik detaylara ortak bir vurgu yapmış oldu. Üniversitelerde Rönesans mimarisinin kullanması, bu kurumların Rönesans sürecinin entelektüel ve kültürel yaşamındaki önemini yansıtıyordu.
Bologna Üniversitesi 1088 senesinde kurulmuş olup, dünyanın kesintisiz etkinlik yayınlayan en eski üniversitesidir. Üniversitenin ana binası olan Palazzo dell’Archiginnasio, 16. yüzyılda Rönesans tarzında inşa edilmiştir. Sarayda sütunlu bir avlu, büyük bir merdiven ve bir takım sınıf bulunmaktadır. Paris Üniversitesi 12. yüzyılda kurulmuş olup, dünyanın en prestijli üniversitelerinden biridir. Üniversitenin ana binası olan Sorbonne, 16. yüzyılda Rönesans tarzında inşa edilmiştir. Sorbonne’da geniş bir avlu, bir şapel ve bir kütüphane bulunmaktadır. Oxford Üniversitesi 12. yüzyılda kurulmuş olup, İngilizce konuşulan dünyanın en eski üniversitesidir. Üniversitenin ana binası olan Bodleian Kütüphanesi, 17. yüzyılda Rönesans tarzında inşa edilmiştir. Bodleian Kütüphanesi’nde geniş bir avlu, bir okuma odası ve 11 milyondan fazla kitabından oluşan bir koleksiyon bulunmaktadır.
Üniversitelerde Rönesans mimarisinin kullanması, bu kurumların Rönesans sürecinin entelektüel ve kültürel yaşamındaki önemini yansıtıyordu. Üniversiteler öğrenme ve bilim merkezleriydi ve Rönesans mimari seçimi, prestijlerinin ve önemlerinin bir sembolü olarak görülüyordu.
IX. Müzelerde Rönesans Mimarisi
Rönesans mimarisi, Paris’teki Louvre, Floransa’daki Uffizi Galerisi ve Londra’daki British Museum dahil olmak suretiyle Avrupa’daki muhtelif müzelerde kullanıldı. Bu müzeler, bu zamanda sanatın ve kültürün önemini yansıtmak için Rönesans tarzında inşa edildi. Örnek olarak Louvre, başlarda bir kraliyet sarayı olarak inşa edildi sadece 18. yüzyılda bir müzeye dönüştürüldü. Uffizi Galerisi bir hükümet ofisi olarak inşa edildi sadece 16. yüzyılda bir müzeye dönüştürüldü. British Museum, 18. yüzyılda bir tabiat zamanı örnekleri koleksiyonu olarak kuruldu sadece o zamandan beri dünyanın dört bir yanından oldukca muhtelif eserleri içerecek biçimde genişledi.
Müzelerdeki Rönesans mimarisi, simetrisi, dengesi ve klasik unsurların kullanımıyla karakterize edilir. Binalar çoğu zaman taş yahut tuğladan yapılır ve büyük pencere ve kapılara haizdir. İç mekanlar çoğu zaman freskler, heykeller ve öteki sanat eserleriyle dekore edilmiştir.
Müzelerdeki Rönesans mimarisi, dünyanın en mühim sanat eserlerinden bazılarının korunması ve sergilenmesinde mühim bir rol oynamıştır. Bu binalar yalnızca kendi başlarına güzel sanat eserleri olmakla kalmayıp, hem de barındırdıkları sanat eserleri için kıymetli bir ortam da sağlarlar.
S: Gotik mimari nelerdir?
A: Gotik mimari, 12. yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkan ve 16. yüzyıla kadar devam eden bir mimari tarzıdır. Sivri kemerleri, nervürlü tonozları, uçan payandaları ve büyük vitray pencereleriyle karakterizedir.
S: Rönesans sanatı nelerdir?
A: Rönesans sanatı, Avrupa’da 14. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar devam eden bir sanatla alakalı üretim dönemleridir. Gerçekçilik, hümanizm ve klasik formlara vurgu yapmasıyla karakterize edilir.
S: Rönesans sanatının zarif anlatım çizgileri nedir?
A: Rönesans sanatla alakalı ifadesinin zarif çizgileri, bakışım, nispet ve balans kullanımıyla karakterize edilir. Ek olarak, çoğu zaman derinlik ve gerçekçilik duygusu yaratmak için fer ve gölge kullanımıyla karakterize edilirler.
0 Yorum